29.12.09
Hacet Namazı Nasıl Kılınır,Hacet Ve Dilek Duası
1. Hacet namazı kılmak için öncelikle abdest alınır. 2 rekat namaz kılınıp şöyle dua edilir:
Arapça Yazılışı: اللهم انّى أسألك و أتوجّه إليك بنبيّك محمّد يا محمّد إنّى أتوجّه بك إلى ربّى فى حاجتى هذه لتقضى لى اللهم فشفّعهفى
Okunuşu: Allâhümme innî es'elüke ve teveccehü ileyke nebiyyike Muhammedin-nebiyyir-rahmeti, Yâ Muhammedü innî eteveccehü bike ilee Rabbî fî hâcetî heezihî litugdâ lî Allahümme feşebbiğhu fî.
Anlamı: "Allah'ım, SENDEN istiyor ve rahmet peygamberi elçin Hz. Muhammed (S.A.V.)'ı vesîle ederek Rabbime yöneliyorum. Allah'ım, O'nu hakkımda şefaatçi eyle."
2. Başka bir rivâyette ise 2 rekat namaz kılınıp Allah'ı senâ eder (Öğer ve yüceltir), Peygamber Efendimiz (S.A.V.)'e Salât-ü Selam getirilir ve şöyle dua edilir:
Arapça Yazılışı: لا اله الا الله الحليم الكريم سبحان الله ربِّ العرش العظيم
Okunuşu: Lâ ilâhe illallâhü-l Halîm-ül Kerîm-ü, Sübhânallâhi Rabb'il-Arş'i-l Azîm.
Anlamı: "Halîm ve Kerîm (olan) Allah'tan başka ilâh yoktur. Arş-i Azîm'in Rabbi Allah'ı tesbih ederim."
bura
Felak Suresi Türkçe Anlamı,Felak Süresinin Arapça Okunuşu
Felak Suresi
Açıklama
Felak, sabah manasına geldiği gibi yarmak manasına da gelir. Bundan sonra gelen Nâs sûresiyle birlikte ikisine "iki koruyucu" anlamında "muavvizeteyn" denir. Bu sûrelerin şifa maksadıyla okunduğuna dair hadisler vardır. Medine'de inmiştir. 5 (beş) âyettir.
Okunuşu
بسم الله الرحمن الرحيم
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Bismillahirrahmanirrahim.
Kul, eûzü birabbil felâk, min şerri mâ (kh)alak, ve min şerri gâsıkin iza vekab, ve min şerri neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin izâ hased.
Anlamı
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile.
De ki: Sığınırım rabbine felâkın, halkettiklerinin şerrinden, ortalığı basan karanlıkta oluşacak şeylerin şerrinden, düğümlere üfliyen büyücülerin şerrinden ve hased eden hasedçilerin şerrinden.
bura
19.12.09
Türkiyede Kaç Yahudi Musevi Var,Türkiyede Masonlar
bura
Şahmaran Duası,Şahmaran Duası Anlamı,Şahmaran Duası Varmıdır
Cima, kadınla erkeğin cinsi temasta bulunmasıdır. İslamiyet, müminleri evlenmeye teşvik etmiştir. Evlilik sayesinde cisi arzular tatmin edilir, iffet ve namuz korunur, neslin devamı mümkün olur.
İslam'a göre cimâ'ın da bir takım adabı vardır. Bunlar; birleşmeden önce euzü-besmele çekmek; örtü altında olmak; kıbleye karşı olmamak; aybaşı halinde yapmamak, dübürden sakınmak, kadına yumuşak davranmak; o da ihtiyacını giderinceye kadar terketmemek; ikinci defa ilişkide bulunacaksa eteğini yıkamak; gecenin başlangıcında ilişkide bulunacaksa uyumadan önce yıkanmak, hiç değilse abdest alıp öyle uyumak; sevgi ve ilgiyi artırıcı hareketlerde bulunmak.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
Kadınlarınız sizin için bir tarladır. Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın. Kendiniz için önceden (uygun davranışlarla) hazırlık yapın. Allah'tan korkun, biliniz ki siz O'na kavuşacaksınız. müminleri müjdele!.(Bakara Suresi :223)
İslam cinsi arzuların meşru yoldan giderilmesini ister. Kadına dübürden yaklaşılma yasaklanmıştır.
Cenab-ı Hak buyuruyor:
Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O, bir rahatsızlıktır. Bu sebeple ay halinde olan kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever."(Bakara Suresi :222)"
Bu bildiğimiz tenasül yoludur. Arka yoldan yaklaşmak doğru değildir.
Peygamber Efendimiz buyuruyor:
Hanımına arka yoldan yaklaşan kimse lanete uğramıştır.
Erkeğe veya veya kadına arka yoldan yaklaşan kimseye Allah, rahmet bakışıyla bakmaz" Eşler arası dahi olsa anal ilişki livata olarak adlandırılmış ve yasaklanmıştır. (2)
Son yüzyıllarda Batı dünyasında slogonlaşan cinsi serbestli akımı, bir çok sapıklığın, doğal olmayan ilişkileri iğrenç zevklerin yayılmasına, önü alınmayan hastalıkların, ruhi bunalımların baş göstermesine yol açmış, hatta bundan bütün dünya ülkeleri zarar görmeye başlamıştır. İnsanların cinsel ihtiyaç ve isteklerini gayrimeşru yoldan karşılayan, sömüren yeni yeni ticari faaliyet alanları ve sektörler ortaya çıkmaktadır. Toplumumuzda evlilik içi huzursuzluk ve tatminsizliklerde de bu dış yayın ve telkinlerin önemli payı vardır. (2)
Cinsi münasebetten sonra gusletmek farzdır.
Not: Konu ile ilgili geniş açıklamaları Türk Diyanet Vakfı İslami Araştırmalar Merkezi tarafından basılan 2 ciltlik "İlmihal" isimli eserden okuyabilirsiniz.
Kaynak:
1) Şamil İslam Ansiklopedisi, Cima, 2/10
2) İlmihal, TDV, İslami Araştırmalar Merkezi
bura
Şahmaran Duası,Şahmaran Duası Anlamı,Şahmaran Duası Varmıdır
Dua-i Şahmeran
Son birkaç aydır internette çok aranan bir duadır. Özellikle dini bilgisi olmayan inançlı insanlar birbirlerine bu duayı şiddetle tavsiye ediyorlar.
Niçin Okunur?
İnternette var olan bilgilerde yazıldığına göre bu dua, isteklerin gerçekleşmesi için yedi gün okunuyormuş.
Aslı Var mı?
Verdikleri Arapça duada Şahmeran ismi filan geçmediği gibi, dua kitaplarında sık rastlanan ismi azam denen dualardan biridir. Dua hakkında bir kaynak, bir mesnet göstermemişler. Birisi muziplik olsun diye dua kitaplarından bir duayı almış ve internette "bu Şahmeran duasıdır" diye insanları kandırmış olduğu anlaşılıyor.
Bir Açıklama
Cinlerle uğraşan bir arkadaşımdan konu ile ilgili kısa bilgi: Onun bir arkadaşı "gerçek Şahmeran Duası"nı bir sevdiğinin geri gelmesi için okumuş. Belirli günlerin sonunda Şahmeran denen varlık bu kişiye görünmüş ve isteğini anlatmasını istemiş. Kırmızı gözleri ve siyah pelerini varmış. Görüntü şeffafmış. Yani duman gibi veya ışık gibi bir görüntü.. O kişi isteğini anlatmış. Kısa süre içinde sevdiğine kavuşmuş. Ama o kadar çok korkmuş ki, bir daha Şahmeran Duası'nı asla okumam diyormuş.
Gerçek Şahmeran Duası nasıl okunur ve mahiyeti:
Bunun okunmasında bazı ritüellere ihtiyaç varmış. Bunları arkadaşım anlattı ama burada yazmamda bir fayda yok. Zaten o da kulağında kalan bilgileri anlatmıştı. Ben o kadarını bile tamamıyla hatırlamıyorum. Duanın mahiyetine gelince: İçinde Şahmeran denen Cin'in çağrılması ile ilgili sözler bulunması gerekiyor ki internette dolaşan duanın Şahmeran'la bir ilgisi yoktur, tertemiz bir dua olup Allah'ı güzel bir şekilde zikretmeye yarayan güzel bir "vird"dir.
Gerçeği Tehlikelidir
Sakın gerçeğini bulmaya çalışmayın. Bulsanız bile yok edin. Cinlerle irtibat kurmak son derece tehlikelidir. Bu işi yapmak için çok kuvvetli Nur sahibi olmak gerekir. Bu ise çok ciddi İman-Kuran çalışmaları gerektirir. Zaten Kuranla ilgilenen aklı başında bir Müslümanın cinlerden bir beklentisi olamaz. Çünkü Allah ona tertemiz bir akıl ve kalp huzuru vermiştir.
Tarsus'ta Yılan Kalesi
Bir arkadaşım aşağıdaki bilgiyi göndermiş. Kendisine çok teşekkür ederim.
"Tarsus'un doğusunda bir dağın başında bir kale var. Adı "Yılan Kalesi"dir. O kale Şahmeran'ın yaşadığı ve gizlendiği bir mekânmış. Şahmeran zamanında bütün yılanlar orada toplanırmış. Günün birinde Şahmeran öldürülünce bütün yılanlar Tarsus'u istila ederek bir isyan başlatmışlar. Sonra isyana katılan yılanlar söz konusu kalede gizlenerek sırra kadem basmışlar." Şahmeran Cinayeti cinler aleminde hâlâ aydınlatılamamıştır ya da yılanlardan gizlenilmektedir gibi rivayetler halk arasında yaygındır." [1]
Kaynaklar
[1] www.bilgipasaji.com/forum/islam-ve-insan-216/26282-akliniza-takilan-fikhi-sorulariniz-9.html
bura
Cin Çarpması Gerçekmidir Cin Çarpması Varmıdır,Cinlerle ilgili Yaşanmış Hikayeler
Cin Çarpması Nedir ve Cin Nasıl Çıkarılır?
Cin ve şeytan çarpmasının bariz belirtisi, kişinin hareketlerinde gözle görülür bir bozulma ve rahat yürüyememesi gelir. Adımlarında ve konuşmalarında dengesizlik olur. Söyleyeceklerini birbirine bağlamada güçlük çeker. Sizlerinin arasında mantıklı bir anlam ilişkisi kuramaz.
Çarpılma, insanın yapmak istediği veya düşündüğü bir hususu sağlıklı bir şekilde idrak edememesidir. Bunların bazıları başka hastalıklarla benzer belirtiler gösterebileceği gibi bazıları da kendine özgü çok farklı belirtiler gösterir.
Cinlerin insanları çarparak sara nöbetine sokmaları çoğunlukla öfke ve cezalandırma gayesiyle olur. İnsanlardan bazıları cinlere eziyet edebilir veya cinler onların kasten eziyet ettiklerini düşünürler. Kişi farkında olmadan cinlerin üzerine küçük su dökebilir veya kaynar su boşaltabilir. Ya da farkında olmadan cini öldürebilir. Bu da bilmeden cinin bulunduğu yere ağır eşya koymak, taş koymak veya yüksekten düşmek gibi nedenlerle olur. Özellikle kırlarda deliklere tuvalet yapmamak, özellikle tuvalete, hamama ve benzeri yerlere girerken besmele çekmek, yılan, akrep, siyah kedi ve köpeğe zarar vermemek gerekir. Yılan, akrep, siyah kopek öldürülebilir ancak yaralı bırakılmamalıdır.
Büyüklerimiz bu tür olayların yaşandığını bildikleri için çöplük kenarından geçerken, açığa tuvalet yaparken, sıcak kul ve sıcak su dökerken "Destur" denmesini hep tembih ederlerdi.
Şeyh Ebu Bekir Cabir'in anlattığı yaşanmış bir olayda: Şadiye isminde bir ablam vardı. Çocukluğumuzda bir gün evin alt tarafından çatıya, ucunda sepet takılı iple eşya taşıyorduk. Sepeti yukarıya çekerken ablam da çekmek istedi fakat ağırlığına dayanamayıp çatıdan düştü. Düştüğü yerde bir cin bulunuyormuş. Cinin canı yanmış. Cin ablamdan intikam almaya başladı. Her hafta 2-3 kez uykuda geliyor ve onun boğazını sikiyordu. Zavallı ablam bu acıya dayanamayıp havalara zıplıyordu. Cin ancak ölü gibi nefessiz kaldığında bırakıyordu. Bir keresinde ablamın ağzından bu işkenceyi ablamın canını yaktığı için yaptığını söylüyordu. Cin sadece uykuda geliyordu. Yıllar geçiyor ve cin ablamın yakasını bir turlu bırakmıyordu. Zavallı ablam bu acıları yasayarak 10 yıl sonra yine cinin boğazını daha fazla sıkmasıyla çırpınarak son nefesini verdi. Bu olayı bizzat gözlerimle görerek yaşadım.
bura
Cehennemden Geldiği İddia Edilen Sesler dinle
“Yeraltı tabakalarındaki kırılmaların sesini kaydetmek için 14.4 kilometre kuyu kazıyorlar ve bu dinleme cihazlarını yerleştiriyorlar. İlkinde çok zayıf frekansta insan sesini duyuyorlar ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşündüklerinden ilk etapta bu yerleştirdikleri cihazdan gelen sesler olabileceği kanaatine varıyorlar. Daha sonra daha yüksek frekanstaki sesleri algılayabilecek cihazı yerleştirdiklerinde hayrete düşüyorlar çünkü yerin dibinden milyonlarca insanin çığlık seslerini duyuyorlar. Çoğu bilim adamı işini bırakıyor.”
Cehennemden gelen ses tartışmasına son noktayı bilim koydu. Rus bilim adamları birer yalancı değilse kaydedilen seslerin gerçek olması bilimsel olarak mümkün. Peki, o sesler gerçekte kime ait? İşte cevabi: Rus bilim adamlarının kaydettiği ve "cehennemden gelen sesler" olarak internette aylardır tartışılan çığlıkların gerçek olabilmesi bilimsel olarak mümkün. Rus bilim adamları doğru söylediklerini belirterek seslerin gerçek olduğu konusunda yeminler ediyorlardı. Bilim onları haklı çıkardı, sesler gerçek bir felakete ait olabilir. Haber 7'nin konuya daha önce bilimsel, dinsel ve fiziksel açıdan yorumları ışığında bakmak için, konularında uzman üç farklı isme sorduğu sorular konuya net bir yanıt verilmesini sağlamıyordu. Ancak "seslerin ne olabileceği" konusunda bir beyin fırtınası için gerekli ipuçlarını içeriyordu. Hatırlanacağı üzere Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu bir frekans karışıklığı olabileceğini ileri sürmüş, ilahiyatçı Ali Riza Demircan magmanın çıkardığı seslerin bu şekilde olabileceğini belirtmiş ve Medyum Memiş de fiziksel açıdan seslerin cinlere ait olabileceğini ileri sürmüştü.
Ben her üç görüsü de sizlerin bilgisine sunuyor ve yorumu sizlere bırakıyorum. Gelen yorumlar arasında ilginç bir görüş dikkat çekiciydi. Celaleddin Alioglu imzasını taşıyan bu yorum bilimsel açıdan incelenmeye değer bir görüştü: İste cevabi netleştirmeye kapı açan yorum "Sesleri dinledim. Cehennemden geldiği yorumuna katılamıyorum. Çünkü cehennem bugün için bize gayb'dır, cennet de öyle. Ama eğer işin içinde bir hile yok da sesler denildiği gibi gerçekten kayıt edilmiş sesler ise bunları helak edilen kavimlerin helak sırasında çıkardıkları sesler olarak düşünebiliriz. Çünkü biz bugün sesleri mesela hard diskimize nasıl kayıt edebiliyor isek pekâlâ mümkündür ki helak edilen kavimlerin helakleri sırasında çıkardıkları sesler de yer katmanları tarafından her hangi bir şekilde kayıt edilmiş olabilir diye düşünüyoruz."
"Bilimsel sorular ve cevapları" başlıklı köse yazarı bu yorumla ilgili olarak Faik Almendi yorumu dikkatlice inceledikten sonra "TÜBİTAK”I aradı. Santral memurundan kendisine bu konuda yardımcı olabilecek bir isim bağlanmasını istedi ve bilimsel bir cevap aldı :
"Bizim öyle bir bölümümüz yok kardeşim!" Sonunda santral memuru ikna edilerek Bilim ve Teknik Dergisi Sorumlusu Raşit Gürdilek'in bağlaması sağlandı. Gürdilek konunun bilimsel açıdan mümkün olduğunu belirterek, bu konuda bir soruya cevap verdikleri belirtti. Internet üzerinden yaptığım araştırma sonucu söz konusu soruyu ve yanıtını buldum.
İşte o soru ve yanıt: Ses bir tür enerjidir ve enerji kaybolmaz o halde geçmişteki bir sesi tekrar duyabilmemiz mümkün mü? ( Sertan Durmuş) Enerji kaybolmaz ama entropi artar. Tüm sorun sesin içerdiği enerjinin zaman geçtikçe mikroskobik hareket biçimlerine aktarılması. Yani, en sonunda tüm etki moleküllerin hızlarının artmasıyla sonuçlanıyor. Bu da, teknik dilde "sesin enerjisinin ısıya dönüşmesi" olarak adlandırılıyor. Isıyla entropi arasında da çok yakin bir ilişki var. Entropi, madde içindeki düzensizliğin bir ölçüsü. Başka bir şekilde söylemek gerekirse, ses dalgalarındaki düzenli hareket biçimi zamanla mikroskobik ölçekte düzensiz harekete dönüşüyor. Termodinamigin ikinci yasası da bu dönüşümle ilgili: Düzenlilik düzensizliğe dönüşebilir ama hiç bir zaman düzensiz bir durum kendiliğinden daha düzenli olamaz – entropi azalamaz. (Ya da ısı enerjisi tamamen daha yararlı enerji formlarına dönüştürülemez.) Gerçi bazı bilim adamları bir yöntemle daha önce oluşmuş bir sesi yeniden oluşturabiliyorlar. Ama bunu yapabilmenin koşulu düzensizliğe geçisin yeterince gerçekleşmemiş olması. Yani, zaman geçtikçe orijinal ses daha az bir belirginlikle elde ediliyor. Eğer aradan çok uzun bir süre geçmişse, hiç bir şey elde etmek mümkün değil.
Sonuç: Bu izâh, bilimsel olarak gösteriyor ki sesler kesinlikle cehenneme ait değil ve yeryüzünde daha önce yaşanmış bir felaketin sesleri olabilirler. Çünkü evrende çıkartılan hiç bir ses kaybolmuyor ve varlığını devam ettiriyor ve bu sesleri daha sonra tekrar dinlemek mümkün olabilir. Hatta çok küçük bir ihtimalle bu sesler kimilerinin iddia ettiği gibi "Ad kavminin helaki sırasında" ortaya çıkan seslerin bir kısmı da olabilir. Ama entropi göz önüne alındığında bu çok çok zayıf bir ihtimal. Söz konusu felaketin pekâlâ emperyalist devletlerin ortaya çıkardığı taze bir felakete ait olması daha mantıklı... Örneğin, ABD'nin Irak'ta yaşattığı vahşetin mağdurlarının sesleri neden olmasın!
Gizli İlimler Admin Yorumu: Şu an Cehennem bize Gayb. Cennet de gayb. Yani daha Ahiret Günü yaşanmadı, defterler verilmedi, mizan kurulmadı. Hâl böyleyken daha ne Cehenneme ne de Cennet'e giden yok. Henüz ğayb olan, yaşanmamış ve gelecekte yaşanılacak bir olayın seslerini kaydetmek imkansızdır. Kabir azâbı mümkündür. Çünkü kişi ölünce, mezarı ya Cehennem çukurlarından bir çukur, ya da cennet bahçelerinden bir bahçedir. Hadiste böyle belirtilmiştir. Yani kişi, öldükten sonra gözündeki tüm perdeler kaldırılır. Gerçek ona gösterilir. Ama bu, Cehennem'in sesi mi derseniz, HAYIR!
Kainattaki hiçbir ses kaybolmaz. Bir yıldız patladığında, görüntüsü ve sesi bilmem kaç ışık yılı sonra bu dünyaya ulaşır. Yani sürekli bir seyahat içindedir. Kabir azâbı da batınî bir azaptır. Yani cesede değil ruhâ verilen bir azaptır. Tabii cesedin de payı, birgün çürümek ve toprak olmaktır. Ama ruha verilen azap, maneviyâtla hissedilir ve sadece kalp gözü açık olanlarca duyulur ve işitilir. Yani âlem-i ervâh'a bakar. Duyulmayan, sadece hissedilen bir şeyi maddî unsurlarla kaydetmek mümkün müdür, bunun gerçeğini sadece Allah bilir. Yani EVP (Elektronik Ses Fenomeni) gibi tekniklerle ya da Kirlian fotoğrafçılığı ile bu âlem hakkında sadece küçük ipuçları alınabilir; ama gerçekliği ne kadar doğrudur, bunu da bilmemiz mümkün değildir.
bura