El-Hâfid İsm-i Şerîfi
El-Hâfiz, yukarıdan aşağı indiren, alçaltan, dereceleri düşüren.[1]
Düşmanlarını zilletle alçaltan; izzetiyle inkârcıları, celâliyle böbürlenen mağrurları alçaltan, haksızlığı hak kabul eden despotların burnunu yere sürten, hakkın hatırını âlî etmek için haksızları ve bâtıla taraftar olanları aşağıların aşağısına sürükleyen O'dur.[2]
Sözlükte aşağıya indirmek, alçaltmak, değerini azaltmak anlamlarına gelen "hafd" (حفض) masdarından sıfat olan "Hâfid" (حافض) kelimesinin anlamı, aşağı indiren, alçaltan, değerini azaltan demektir.[3]
Daha önce ifâde edildiği gibi Esmâ'ül-Hüsnâ'nın bir kısmı "müzdevice" (çift) olup, bu gruba giren isimlerin tek başına kullanılması uygun değildir.[4] 99 isimden teşekkül eden meşhûr Esmâ'ül Hüsnâ listesinde, el Bâsıt-el Kâbid, el Hâfid-er Râfi, el Muiz-el Müzil, ed Dar-en Nâfi gibi birbirlerine zıt kavramlardan oluşan bu çift isimler grubu, sevgi ile korku, lütuf ile kahır açısından incelendiğinde, bunlardan sadece Hâfid, Müzl, Kâbız ve Dâr isimlerinin "korku ve kahır" anlamını yansıttığı göze çarpmaktadır. Ancak söz konusu bu dört isim, her ne kadar ilk bakışta "kahır" ifade ediyor gibi görünüyorsa da, bunların her birinin karşıt anlamlı bir başka isimle birlikte kullanılmış olması, ilâhî fiillerin beşer âlemine nasıl bir denge içinde taalluk ettiğini dile getirmesi açısından dikkat çekicidir.[5]
Kurân-ı Kerîm'de belirtilen ilâhî isimler arasında bulunmamakla birlikte meşhur Esmâ'ül Hüsnâ hâdisinde yer alan bu isim, ulûhiyyet ve rubûbiyyeti inkâe eden, kendisinden başkasını beğenmeyip mütekebbir tavırlar sergileyen, hak ve hukuka riâyet etmeyip zorbalık edenlerin sahip bulundukları geçici şan, şeref, mevki ve izzetten mahrum bırakılıp rezil ve rüsvâ kılınabileceğini belirtmektedir.[6]
İnanan insanlara düşen görev, Allah'ın düşürdüğünü O'ndan başka kaldıramayacağını bilmek ve her zaman bu tür kötü âkıbetleri mûcip davranışlardan kaçınmaktır. Zirâ kişiyi şan, şeref, kadr ü kıymetten düşüren, Allah'tır. Ancak bunun sebebi, insanın bizzat kendisidir. Allah'ın itibârdan düşürüp aşağılattığı kimseler, çoğunlukla dünya hayatının geçici yükseklikleri için dînî değerlerin kendilerine sağlayacağı gerçek yücelikleri nazar-ı itibara almayan gâfillerdir.[7]
Hâfid isminin türetildiği "hfd" kökü, Kurân-ı Kerîm'de dört âyet-i kerîmede geçmekte olup üçü farklı şekillerde kullanılmıştır.[1]
لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجاً مِّنْهُمْ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
"Kafirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü’minlere (şefkat) kanadını indir." (el-Hicr, 88) [8]
ve
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
"Mü’minlerden sana uyanlara kanatlarını indir." (eş-Şuarâ, 215) [9]
âyetlerinde Hz. Peygamber'den (S.A.V.) mü'minleri şefkat ve merhamet kanatları altına almasını...
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيراً
Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (el-İsrâ, 24) [10]
âyet-i kerîmesinde ise bütün mü'minleriden "ana-babalarına alçak gönüllülükle kanat germelerini" istemektedir.
3. خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ
4. إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجّاً
5. وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسّاً
6. فَكَانَتْ هَبَاء مُّنبَثّاً
7. وَكُنتُمْ أَزْوَاجاً ثَلَاثَةً
"Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır." (el-Vâkıa, 3-7) [11]
âyetlerinde ise kıyamet sahnelerinin anlatıldığı Vâkıa sûresinde burada kıyâmetin hem alçaltıcı, hem de yükseltici olduğu ifâde edilmiştir.[12][1]
bura