30.10.09

bura

Zengin olmak için Okunması gereken dua,Zenginlik Duası,Bol Rızık İçin Okunacak Dua


Herşeyden evvela tabiki duamızı edeceğiz..şayet bol rızık ve zenginlik istiyor isek öncelikle çalışmamız gerektiğini unutmamalıyız...Yoksa Allah Gökten Altın yağdıracak hali yok elbetteki onada kudreti gücü yeter ancak çalışmak çalışmak çalışmak diyorum..


Zengin Olmak İçin Okunacak Dua

Ya ilahel alihetir refiy-ı celâlüh

bu esmayı günde 20 kere okumayı adet haline getiren kişi fakirlikten ve sıkıntıdan kurtulur kendisine rızık kapıları açılır. Dünya ve ahret saadetine erer . Yalnız arkadaşlar bu ve buna benzer esmaları ve zikirleri çeken ve olmadı diyen kişilere sadece bu sözüm ibadet ehli olmayıp sadece çıkarlarınız doğrultusunda Allah'a yalvarmanız ve onu zikretmeniz elbetteki sonuçsuz kalır nasıl çıkar doğrultusunda arkadaş ve dost edinip sonunda yalnız kalıyorsak bu da. öyle önce kulluk edin sonra ondan medet bekleyin derim
bura
bura

Duaların Esrarı,Dua Etmek,Kuranda Dua Etme ve Kabul Olması



Duaların hayatımızda büyük bir öneme sahip olduğu herhalde tartışma götürmez bir konudur..Büyüklerimizin bir sözü vardır yer gök dua ile evet bencede yer gök dua ile zaten bu atasüzü de aşşağıdaki ayeti kerime ile sabitlenmiştir...vesselam..

"Eğer sizin duanız olmazsa ne ise yararsınız ?"


Kuran'a Göre Dua

"Çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek" anlamlarına gelen dua, Kuran'a göre "kulun bütün benliğiyle Allah'a yönelmesi" ya da "gücü sınırlı ve sonlu bir varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz bir kudret karşısında acizliğini kabul ederek yardım dilemesi" şeklinde tanımlanmaktadır.

Allah inancı olan her insanın çeşitli şekillerde dua ettiği bir gerçektir. Ancak insanların oldukça büyük bir kısmı duayı, sadece darlık ve sıkıntı anında elden gelen tüm ihtimaller denendikten sonra Allah'ı hatırlamak şeklinde anlamaktadırlar. Bu insanlar üzerlerindeki sıkıntı geçince bir sonraki darlık ve sıkıntı anına kadar Allah'ı unutur ve ondan bir şey talep etmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler.

İnsanların başka bir bölümünde de son derece hatalı bir dua anlayışı hüküm sürmektedir. Bu insanlar için dua, küçük yaşlardan itibaren ailenin yaşlı bir ferdi tarafından öğretilen anlaşılmaz bazı sözlerdir. İnsanların bu tür dualarında Allah'ın varlığı, birliği, büyüklüğü, kudreti, insanları sürekli olarak görüp-işittiği, dualara icabet edeceği fazla düşünülmez. Önceden ezberlenmiş olan dua kalıpları tekrarlanır, durur. Oysa kitabımızın da konusu olan, Allah'ın Kuran aracılığıyla insanlara duyurduğu dua çok farklıdır.

Kuran'a göre dua etmek, Allah'a ulaşabilmenin en kolay yoludur. Şimdi Allah'ın sıfatlarını bir düşünelim. O, insana şah damarından daha yakın olan, herşeyi bilen, işitendir... İnsanın içinden geçirdiği tek bir düşünce bile Allah'tan gizli kalmaz. O halde samimi olarak Allah'tan bir istekte bulunmak için insanın sadece düşünmesi bile yetmektedir. İşte Allah'a ulaşmak bu denli kolaydır.

İnsan kulluk bilincinde olduğu sürece Allah Katında bir değer kazanabilir. Bu yüzden insanın Allah'a yönelmesi, hataları konusunda Allah'a itirafta bulunması ve sadece Allah'tan yardım dilemesi gerekmektedir. Bunun dışında bir davranış tarzı Allah'a karşı büyüklenmektir ki, Kuran'da bunun cezasının sonsuz cehennem olduğu bildirilir.

Günümüz toplumlarında dikkat çeken bir gerçek, diğer birçok ibadet gibi duanın da terk edilmiş bir gelenek olarak düşünüldüğüdür. Aslında bu düşüncenin gelişmesinin perde arkasında "Allah'tan bağımsız, kendi kendisine işleyen bir dünya" olabileceği telkini yatmaktadır. İnsanların büyük bir kısmı ister istemez yaşantılarının başlangıcından sonuna kadar tüm olayların kendilerinin ve çevrelerindeki insanların kontrolünde cereyan eden olaylar olduğunu düşünürler. Bu yüzden de ölümle burun buruna gelmeden ya da çok büyük bir felaketle karşılaşmadan Allah'a dua etme ihtiyacı duymazlar. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Bu yanılgıda öyle bir noktaya gelenler olur ki, bunlar duayı adeta geçmiş zamanlardan günümüze kadar ulaşmış bir sihir tekniği olarak algılarlar. Halbuki dua, yaşamın geneline yayılacak başlıbaşına bir ibadettir.

İnsanların tamamı duaya muhtaçtır. Fakir ve zor şartlar altında yaşayan birinin zengin bir insana göre duaya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmek, dua konusunu temelinden yanlış anlamak demektir. Maddi durumu iyi olan, hayatta tüm istediklerine kavuştuğunu düşünen bir insanın duaya ihtiyacı olmadığını düşünmek son derece hatalıdır. Çünkü bu durumda dua etmenin tek sebebinin dünyevi arzuların tatmini olduğu anlamı çıkmaktadır. Oysa müminler hem dünya hayatları için, hem de ahiretleri için dua ederler. Dua beraberinde tevekkülü de getirir. Dua eden insan, karşısına çıkabilecek zor ya da kolay her türlü durumu, tüm olayları, kainatın Yaratıcısı ve Hakimi olan Allah'ın takdirine bırakmış demektir. Bir problemi çözmenin ya da önlemenin bütün yollarının evrendeki tüm kudretin sahibi olan Allah'a dayandığını bilmek, tüm işleri ona havale etmek ve sadece ona dua etmek, mümin için bir ferahlık ve güven kaynağıdır.

Kaynak: http://sozcu.net/dini-hikayeler/duanin-gucu-2632/
bura
bura

Batıl İnançlar,Batıl İnançlar varmıdır,Batıl İnançların Oluşumu

Batıl inançlar konusunda söylenecek çok şey var elbetteki ancak kendimize baktığımızda Türk toplumu olarak olayı ele aldığımızda aslında bu inançların hiç birini bize ait olmadığını ve dışarıdan bize empoze edildiğini anlarız...Bir kısım batıl inançlar tarih boyunca günümüze kadar ulaşmıştır..Atalarımız müslümanlığa geçmeden önce göktanrı inancında birçok batıl inanç halen yaşamaktadır...Batıl inançlar konusnda yinede dünya milletleri arasında en az bizde var diyebiliriz..zira avrupada ve amerikada bizden daha fazla olduğu aşikar...Hristyanların..13.cuma merdiven altından geçmek,Siyah kedi görmek,Süpürge ve daha onlarcası aslında baktığımızda bir kısmı bize de entegre olmuştur..Sonuç olarak bu konuyu uzatmayı lüzum görmüyorum ne kadar batıl inancınız varsa onları terkedin zira batıl inançlı müslüman olmaz olmamalı diyorum bana katılmayan arkadaşlarım varsa yorum olarak yazarsa memnun olurum....Son Olarak dünyada var olan batıl inançlardan aşağıya yazmak istedim okuyunda gülün biraz...

Dünya'da Batıl İnançlar

1. 13. Cuma: İskandinav mitolojisinde 12 tanrıya 13. kötü tanrının katılmasının insanlara kötü talih getirdiğine inanılır.
2. 2 ayaklı merdiven açıkken bir üçgen oluşturur. Altından geçmek bazı Hıristiyanlarca kutsal üçlemenin bozulmasına neden olduğuna inanılır. Kutsal üçleme kırılarak şeytanla bir anlaşma içerisine girildiği söylenir ve kötü şans getirir.
3. Antik Mısır'da Tanrıça Bast siyah bir kedi olarak tasvir edilirdi. Hıristiyanlarca diğer dinleri çağrıştıran her türlü obje kötü şans getirirdi ve dinlerine karşı çıkardı siyah kedi de dinlerine zarar verecek tanrıyla aralarına girecek bir objeydi. Hatta kedileri olan kadınlar bir dönem cadılıkla suçlanıp cezalandırılmıştı Engizisyon Mahkemeleri zamanında.
4. Yakınlarda bir baykuş 3 kez öttüğünde oraya ölüm getirdiğine inanılır kimilerince.
5. Ortada hiçbir şey yokken evin içinde bir köpeğin havlaması sonucunda evde birinin hastalanacağına inanılır.
6. Masada bıçakların üst üste gelmesi durumunda yani hane içerisinde masada duran bıçaklar çakışırsa o evde kavga olacağına inanılır.
7. Sebebi ve temeli bilinmese de evde kırılan aynanın 7 yıl şansızlık getirdiğine inanılır. Durduk yere sebepsiz kırılan aynanın ise ölüm getirdiğine..
8. Birçok toplumda batıl olarak ev içerisinde şemsiye açmanın kötü şans getirdiğine inanılır.
9. 1 Mayıs'tan önce ağaçtan çiçek koparıp eve getirmek kötü şans getirir.
10. Birine karşılığında başka bir şey almadan eldiven vermek kötü şans getirir.
11. Suya, denize taş atmak kötü şans getirir.
12. Yeni ayakkabılar masanın üstünde bırakılmaz.
13. Yeni eve taşınırken eski evin süpürgesi yeni eve götürülmez.
14. Kulağınız yanıyorsa biri sizi anıyor demektir. Sol kulak yanıyorsa kötü sağ kulak yanıyorsa iyi şekilde
15. Sol elinizin avuç içi kaşınıyorsa kavga edeceksiniz sağ elinizin avuç içi kaşınıyorsa para gelecek
16. İyi bir şeyden bahsederken ve zarar gelmesi istenmiyorsa tahtaya 3 kez vurulur.
17. Süpürgeyle vurduğunuz kişi tembel olur.
18. Eğer fakir birine yeni bir çift ayakkabı vermezseniz hayatınız boyunca öldükten sonra diğer yaşama çıplak ayakla gidersiniz.
19. Birinin bardakta yarım kalmış suyuna su ilave ederek içilmez kötü kader getirir.
20. Cadılardan korunmak için mavi boncuk taşınır.
21. Eğer köprüde bir arkadaşınıza hoş çakal derseniz o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz. (buna ben de inanıyorum)
22. Fırtınalı havada saç kesmek iyi şans getirir.
23. Kediler bebeklerden uzak tutulur, kedilerin bebeklerin nefesini çaldığı söyl
bura
bura

Karabasan Nedir,Karabasan Varmıdır,Karabasan Resimleri

Karabasan nedir?? Teknik olarak cevabı uyku felci halidir..İnsanlar uyku halindeyken fizyolojik olarak göz ve solunum kasları dışında tamamen felç halindedirler..zira öyle olmasaydı rüyada ne yapsak yataktada yapardık...İşte bu uyku felci sırasında yine genelde uyanırken veya uykuya yeni başlarken bir takım seslerin duyulması veya görülmesi durumuna karabasan olarak adlandırılır..Bu tamamen beynin bilinç altındaki duyulardan kaynaklanmaktadır...Kişinin kendi yarattağı bir karakter o sırada ona görünür çünkü uyku halinde bilinç tam manasıyla açık değildir..Bazen rüyadan uyandığımızda hareket edemeyiz görür duyar ancak konuşamayız ve göğsümüzün üzerine bir ağırlık biner işte bu durumda ortaya çıkan olaydır..bunu hepimiz hayatımda birkaç defa yaşamışızdır ve yaşamaya da devam edeceğiz
bura
bura

yasin suresi türkçe okunuşu,Yasin Suresi Arapça Sesli Videosu

Yasin Suresi Arapça Sesli Okunuşu Video



Yasin Suresi'nin Okunuşu1. Yasın

2. Vel kur'anil hakiym

3. İnneke le minel murseliyn

4. Ala sıratım müstekıym

5. Tenziylel aziyzir rahıym

6. Li tünzira kavmem ma ünzira abaühüm fehüm ğafilun

7. Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun


8. İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun

9. Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun

10. Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun

11. İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım

12. İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn

13. Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun

14. İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun

15. Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun

16. Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun


17. Ve ma aleyna illel belağul mübın

18. Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym

19. Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun

20. Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn

21. İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun

22. Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun

23. E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun

24. İnnı izel le fı dalalim mübın

25. İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun


26. Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun

27. Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn

28. Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn

29. İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun

30. Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun

31. Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun

32. Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun

33. Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun

34. Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun


35. Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun

36. Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun

37. Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muslimun

38. Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike takdiyrul aziyzil aliym

39. Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym

40. Leşşemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun

41. Ve ayetül lehüm enna hamelna zürriyyetehüm fil fülkil meşhun

42. Ve halakna lehüm mim mislihı ma yarkebun

43. Ve in neşe' nuğrıkküm fela sariyha lehüm velahüm yünkazun


44. İlla rahmetem minna ve metaan ila hıyn

45. Ve iza kıyle lehümütteku ma beyne eydıküm ve ma halfeküm lealleküm türhamun

46. Ve ma te'tiyhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu'ridıyn

47. Ve iza kıyle lehüm enfiku mimma razekakümüllahü kalelleziyne keferu lilleziyne amenu e nut'ımü mel lev yeşaüllahü at'amehu in entüm illa fı dalalim mübın

48. Ve yekulune meta hazel va'dü in küntüm sadikıyn

49. Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te'huzühüm vehüm yehıssımun

50. Fela yestetıy'une tevsıyetev ve la ila ehlihim yarciun

51. Ve nüfiha fis suri fe iza hüm minel ecdasi ila rabbihim yensilun

52. Kalu ya veylena mem beasena mim merkadina haza ma veader rahmanü ve sadekal murselun


53. İn kanet illa sayhatev vahıdeten feiza hüm cemiy'ul ledeyna muhdarun

54. Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm ta'melun

55. İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun

56. Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun

57. Lehüm fiyha fakihetüv ve lehüm ma yeddeun

58. Selamün kavlem mir rabbir rahıym

59. Vemtazül yevme eyyühel mücrimun

60. Elem a'hed ileyküm ya benı ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn

61. Ve enı'büduni haza sıratum müstekıym


62. Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta'kılun

63. Hazihı cehennemülletı küntüm tuadun

64. Islevhel yevme bima küntüm tekfürun

65. El yevme nahtimü ala efvahihim ve tükellimüna eydıhim ve teşhedü ercülühüm bima kanu yeksibun

66. Velev neşaü letamesna ala a'yünihim festebekus sırata fe enna yübsırun

67. Velev neşaü le mesahnahüm ala mekanetihim femestetau mudiyyev ve la yarciun

68. Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya'kılun

69. Ve ma alemnahüş şı'ra ve ma yembeğıy leh in hüve illa zikruv ve kur'anüm mübiyn

70. Li yünzira men kane hayyave ve yehıkkal kavlü alel kafirın


71. E ve lem yerav enna halakna lehüm mimma amilet eydına en'amen fehüm leha malikun

72. Ve zellelnaha lehüm fe minha rakubühüm ve minha ye'külun

73. Ve lehüm fiyha menafiu ve meşarib efela yeşkürun

74. Vettehazu min dunillahi alihetel leallehüm yünsarun

75. La yestetıy'une nasrahüm vehüm lehüm cündüm muhdarun

76. Fela yahzünke kavlühüm inna na'lemü ma yüsirrune ve ma yu'linun

77. Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın

78. Ve darabe lena meselev ve nesiye halkah kale mey yuhyil ızame ve hiye ramım

79. Kul yuhyıhellezı enşeeha evvele merrah ve hüve bi külli halkın alım


80. Ellezı ceale leküm mineş şeceril ahdari naran fe iza entüm minhü tukıdun

81. Eveleysellezı halekas semavati vel erda bi kadirin ala ey yahlüka mislehüm bela ve hüvel hallakul alım

82. İnnema emruhu iza erade şey'en ey yekule lehu kün fe yekun

83. Fe sübhanellezı bi yedihı melekutü külli şey'iv ve ileyhi türceun




bura
bura

Amentü Duası,Amentü Duasının Arapça Okunuşu,Amentü Faziletleri,Amentü Duası Anlamı

Amentü Duası Hakkında Önemli Bilgi

Amentü, Türkçe'de "inandım", "iman ettim" demektir. İman esaslarını ifâde için kullanılır.

Arapça Orjinal Yazılışı

آمَنْتُ بِاللهِ وَ مَلاَئِكَتِهِ وَ كُتُبِهِ وَ رُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَ شَرِّهِ مِنَ اللهُ تَعَالَى وَالْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقّ ٌ اَشْهَدُ اَنْ لآ اِلَهَ اِلاَ للهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ

Amentü Duasının Türkçe Yazılı Arapça Okunuşu

Âmentü billahi ve melâiketihi ve kütübihî ve rusülihî ve'l yevmi'l-âhıri ve bi'l-kaderi hayrihî ve şerrihi mine'llâhi teâlâ ve'l-ba'sü ba'de'l mevti hakk Eşhedü en lâ iâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.

Amentü Duasının Türçe Anlamı

Ben, Allah-u Teâlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allah-u Teâlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben, şehadet ederim ki, Allâhü Telâ'dan başka ilâh yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v), Onun kulu ve peygamberidir.
bura
bura

Karınca Duası Yazısı,Karınca Duası Faziletleri,Helal Para Kazanmak İçin Okunacak Dua

Kim bu karınca duasını beş adet ayrı ayrı kağıda yazarak her birini iş yerinin dört köşesine asar, bir tanesini de üzerinde taşırsa, Cenab-ı Hakk, o kimsenin iş yerine vedükkanına kendi hazinesinden rızık ve bereket indirir. Hem de öyle bereket ihsân eder ki, o yazıyı asan kişinin kendisi dâhi hayrette kalır. Dükkanına giren, alışveriş yapmadan çıkmaz. Hakk Tealâ, dükkanına karınca gibi müşteri yağdırır. Satılmayan bir meta'ın (malın) üzerine bu ayet 7 defa okunursa, Allah'In izni ile o meta', birkaç içinde satılır.

Bismillahirrahmanirrahiym
“Allahümme ya rabbi ve cebraile ve mikaile ve israfile ve azraile ve ibrahime ve ismaile ve ishaka ve ya’kube ve münzile’l-berekati ve münzilet-Tevrati ve’z-Zeburi ve’l-İncili ve’l-Furkani ve la havle ve la kuvvete illa billahi’l aliyyi’l-aziym.La ilahe illallahü’l- Melikü’l-Hakku’l-Mübin.Muhammedün rasulullahi sadiku’l vadi’l-Emin ya rabbi ya rabbi ya hayyu ya kayyumu ya ze’l-celali ve’l-ikram.Es’elüke ya rabbe’l-Arşi’l-Aziym.En yerzükaniy rızkan halalen tayyiben birahmetike ya erhamer rahimiyn.
Yemliyha, Mernuş, Debernuş, Misliyna, Mekseliyna,
Şazenuş, Kefeştatıyyuş, Kıtmir”

Kaynak: Mecmuatü'l Ed'iyye, s.99.
bura
bura

ayetel kürsi,ayetel kürsinin anlamı,ayetel kürsi arapça okunuşu,Ayetel Kürs-i Faziletleri



Ayetel kürsi Yukarıdaki media playerin play tuşana basın ve arapça olarak orjinal okunuşunu dinleyin...

Ayetel Kürs-i nin Anlamı

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile.

Allah, kendinden başka hiçbir ilâh yokdur. (O), Hayy ve Kayyûmdur. Onu ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutabilir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun izni olmadan, nezdinde kim şefâ’at edebilir? O (yaratdıklarının) önlerindeki ve arkalarındaki gizli ve âşikâr her şeyi bilir. Onun ilminden, yalnız kendisinin dilediğinden başka hiçbir şey kavrayamazlar. (Mahlûkatı). Onun kürsüsü gökler ve yeri kaplamışdır. Bunların (yerin ve göğün) koruyuculuğu Ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyükdür.
bura
bura

İhlas Suresi,İhlas Suresinin Faziletleri,İhlas Suresinin Anlamı



İhlas suresinin anlamı yukarıdaki videoda verilmiştir yazılı metin olarak vermek gerekirse

Anlamı

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adı ile.

De ki; O Allah, bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç; fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı.
bura
bura

Ünlü Simyacılar,simya,simyacı nedir,Simyacı Varmıdır

A. Hayâlî Simyacılar
Abdul Alhazred

Abdul Alhazred, H. P. Lovecraft tarafından yaratılan hayali bir karakter. Büyü kitabı Necronomicon'un yazarıdır. Lovecraft bu adı yaratırken hatalı davranmıştır zira Arapçada böyle bir ad bulunmaz. Ayrıca Lovecraft bu adı çocukluğunda bir oyun rumuzu olarak kullanmıştır.

Yine Lovecraft'ın yazdığı Necronomicon'un Tarihi adlı kitapta Abdul Alhazred'den sekizinci yüzyılda Yemen'in Sana şehrinde yaşayan bir çılgın arap olarak bahsedilir. Babil harabeleri ve Memfis'in yeraltı gizemlerini araştırdığı anlatılır. 738'deki ortadan kayboluşu önceleri görünmez bir canavar tarafıdan yenilişine bağlanmış ama daha sonra bu son August Derleth tarafından değiştirilmiştir. Buna göre Abdul Alhazred, gizli bilgileri açığa çıkardığı için önce işkencelere maruz kalmış, kör bırakılmış, dili kesilmiş ve en sonunda idam edilmiştir.[1]
B. Gerçek Kişiler
Ebu Musa Câbir bin Hayyan

Ebu Musa Câbir bin Hayyan (Arapça: جابر بن حيان Cābir ibn Hayyān; ابو موسی جابربن حیان Ebu Musa Câbir bin Hayyan, Latince: Geber ya da Geberus; d. 721 ya da 722 Horasan - ö. 808 ya da 815 Kufa), Abbasi döneminde yaşamış ve İslam bilimi'nin temelini atan efsanevî Türk asıllı âlimdir. Orta Çağ Avrupası'nın Simya alanına büyük ölçüde etki etmiş ve Kimya'nın da esasını oluşturmuştur. Günümüz dünyasında atomla ilgili ilk çalışmaların ingiliz fizikçi John Dalton (1766-1844) tarafından yapıldıgı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrinin de Alman kimyacı Otto Hahn (1779-1868) tarafından ortaya atıldıgı fikri yaygındır.Halbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış ve dönemin en büyük ilim merkezlerinden Harran Üniversitesi'nde rektörlük yapmış olan Câbir bin Hayyân, maddelerin atomik yapısını gösteren tespitler yaparak, reaksiyonlarda belirli kütlelerin belirli kütlelerle reaksiyona girdiğini söylemiştir. Atom hakkında, ancak asırlar sonra anlaşılabilecek şu sözleri söylemiştir: "Maddenin en küçük parçası olan "el-cüz'ü la yetecezza" da yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin söylediği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. Atom parçalanabilir. Parçalanınca da öyle büyük bir güç oluşur ki bir anda Bağdat'ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allahü Teala'ın kudret nişanıdır." Böylelikle görülmektedir ki, Hayyan, Dalton ve Hahn'dan yüzyıllar önce bu buluşları gerçekleştirmiştir.

Kimyager ve Eczacı olan babasının oğlu olarak Horasan'da doğmuş ve Yemen'de okuduktan sonra Kufa'ya giderek Abbasi halifesi Harun Reşid'e saray âlimi olarak hizmet etmiştir. Kimya dışında Eczacılık, Metalürji, Astroloji, Felsefe, Fizik ve Müzik gibi geniş alanda 400 ü aşan eser bıraktığı söylenirse de ancak 20 civarında eseri bugüne kalmıştır. Bazı eserlerinin aslında öğrencileri tarafından yazıldığı anlaşılmıştır.

Nitrik asit, Hidrojen klorür ve Sülfürik asit'in rafine ve kristalize yöntemlerini bulduğu Kral suyu'nu icat ettiği ve Sitrik asit, Asetik asit, Tartarik asit'i keşfetiği düşünülmektedir. İnbik ( الأنبيق al-inbiq) geliştirmiş ve kendisinin ortaya attığı Baz kavramıyla Kimya'nın gelişmesine katkıda bulunmuştur. Kendisi o yüzyıldan atomun parçalayacağını görmüş büyük bir bilim adamıdır. Ayrıca daha sonra zehirlilerin zehirlisi olan arsenik tozunu elde eden ilk kişidir.

Agathodaemon, Hermes Trismegistus, Pisagor ve Sokrates'i saydığı ve Eski Yunan, Eski Mısır ve Şia Sufizminden etkilendiği düşünülmektedir. Eserlerinden 12. yüzyılında Latince'ye çevirilmiş olan Kitab al-Kimya adlı eseri, Simya ve Kimya kelimelerinin kökeni olmuştur.[2]
El-Râzî

El-Razi (tam adı: Ebu Bekir Muhammed ibn Zekeriye el-Razi, Arapça: أبو بكر محمد بن زكريا الرازي Abū Bakr Muhammad ibn Zakarīya al-Rāzi; Farsça: زكريای رازی Zakarīya-ye Rāzi; Latince: Rhazesa ya da Rasis; d. 865 Rey - ö. 925), Fars simyacı, kimyager, hekim, filozoftur.[3] Latinlerde Albubator , Avrupa biliminde Rhases adlarıyla tanınmıştır. El Razi, maddeci ve akılcı düşüncelere dayanarak, Cabir'in gizemci alşimisine karşı çıkmıştır.
Maddenin atomlar ve boşluktan oluştuğu görüsüne dayanarak, uzayda atomlar ne kadar sıkışık kümelenirlerse, oluşturdukları maddenin de o kadar yoğun olacağını hava, su ve toprak örnekleriyle ortaya koymuştur. El Razi, simyacıların değerli metalleri elde etme uğraşlarına karşı çıkarak, “çeşitli yollarla sarartılan ya da beyazlatılan maddelerin Altın ve Gümüş olamayacaklarını, yani boyamayla hiçbir maddenin özünün değişemeyeceğini
ortaya koymuştur.” [9]
Başlıca yapıtları

1. el-Hâvi (20 cilt), 907, (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)
2. Kitabul-Mansur, 920 [3]

Johann Rudolf Glauber

Johann Rudolf Glauber, (1604(?) - 10 Mart 1670) Alman-Hollandalı simyacı ve kimyacı. Almanya'nın Karlstadt am Main kentinde dünyaya gelen. Glauber, resmi bir eğitim görmemiş ve 1655'de Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a taşınmıştır.
Hayatı ve çalışmaları

Glauber, Almanya'da doğmuş ve 1655'de Hollanda'ya taşınmıştır. Modern kimyanın ilk bilim adamlarından kabul edilen Glauber'in deneyleri, yeni devrimler için esin kaynağı olmuştur. Hidroklorik asidin üretimini pratikte keşfeden Glauber, 1625'de sodyum sülfatı keşfetmiştir. Madde daha sonraları "Glauber tuzu" olarak literatüre işlenmiştir. Nitrik asitin ilk üretimini de Glauber gerçekleştirmiştir. Bu yöntem, derişik sülfürik asit ile potasyum nitratın beraber ısıtılmasıyla elde edilmiştir.[4]
Isaac Newton

Isaac Newton, (Gregoryen takvimi için: d. 4 Ocak 1643 – ö. 31 Mart 1727)(Jülyen takvimi için: 25 Aralık 1642-20 Mart 1726), İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve simyacı. En büyük matematikçi ve bilim adamlarından biri olduğu düşünülür. Bilim devrimine ve heliyosentirizm'in gelişmesinde büyük katkıları olmuştur.
Hayatı

İsaac Newton 4 Ocak 1642'de İngiltere'nin Lincolnshire kentinde doğdu. Çiftçi olan babasını, doğumundan üç ay önce kaybetmişti. Annesi ikinci kez evlendi. İkinci evlilikten üç üvey kardeşi olan Isaac Newton anneannesinde kalıyordu. On iki yaşında Grantham'da King's School'a yazılan Newton, bu okulu 1661'de bitirdi. Aynı yıl Cambridge Üniversitesi'ndeki Trinity Koleji'ne girdi. Nisan 1665'te bu okuldan lisans derecesini aldı. Lisansüstü çalışmalarına başlayacağı sırada ortalığı saran veba salgını yüzünden eve haciz geldi.

Salgından korunma amacıyla annesinin çiftliğine sığınan Newton, burada geçirdiği iki yıl boyunca en önemli buluşlarını gerçekleştirdi. 1667'de taş aparmanına öğretim üyesi olarak döndüğünde diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmış, beyaz ışığı oluşturan renklere ulaşmıştı. Çekingenliği yüzünden Newton her biri bilimde devrim yaratacak nitelikteki bu buluşların çoğunu uzun yıllar sonra (örneğin diferansiyel ve integral hesabı 38 yıl sonra) yayınlamıştır.

Lisansüstü çalışmasını ertesi yıl tamamlayan Newton 1669'da henüz 27 yaşındayken Cambridge Üniversitesi'nde matematik profesörlüğüne getirildi. 1671'de ilk aynalı teleskopu gerçekleştirdi ve ertesi yıl Royal Society üyeliğine seçildi. Royal Society'e sunduğu renk olgusuna ilişkin bildirisinin eleştirilere hedef olması, özellikle Robert Hooke tarafından şiddetle eleştirilmesi üzerine Newton tümüyle içine kapanarak, bilim dünyasıyla ilişkisini kesti.

1675'de optik konusundaki iki bildirisi yeni tartışmalara yol açtı. Hooke makalelerdeki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu, Newton'un bunlara sahip çıktığını öne sürdü. Bütün bu tartışma ve eleştiriler sonucunda 1678'de ruhsal bunalıma giren Newton ancak yakın dostu ünlü astronom ve matematikçi Edmond Halley'in çabalarıyla altı yıl sonra bilimsel çalışmalarına geri döndü.Newton'un başına elma düşmesiyle yerçekimini keşfettiği yer, Cambridge'deki Botanik bahçesi'nde bulunuyor. Isaac Newton'un kendisine ait ilk basım Principia, Üstünde kendi el yazısı ile ikinci basımda yapılacak değişiklikler yer alıyor.

Cambridge Üniversitesi'nde Katolikliği yaygınlaştırma ve egemen kılma çabalarına karşı başlatılan direniş hareketine öncülük eden Newton, kral düşürüldükten sonra 1689'da üniversitenin parlamentodaki temsilciliğine seçildi. 1693'de yeniden bir ruhsal bunalıma girdi ve yakın dostlarıyla, bu arada Samuel Pepys ve John Locke ile arası bozuldu. İki yıl süren bir dinlenme döneminden sonra sağlığına yeniden kavuştuysa da bundan sonraki yaşamında bilimsel çalışmaya eskisi gibi ilgi duymadı. Daha sonra 1699'da Fransız Bilimler Akademisi'nin yabancı üyeliğine 1703'de Royal Society'nin başkanlığına seçildi.

Newton, 'Eğer diğer insanlardan ileriyi görebiliyorsam, bu devlerin omuzlarında olduğum içindir.' diyerek kendine yardım edenleri unutmadığını göstermiştir.
Başlıca eserleri

1. Method
2. De Motu Corporum in Gyrum (1684)
3. Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687)
4. Opticks (1704)
5. Arithmetica Universalis (1707)
6. The System of the World, Optical Lectures, The Chronology of Ancient Kingdoms, (Amended) and De mundi systemate (published posthumously in 1728)
7. An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754) [5]

Nicolas Flamel

Nicolas Flamel (okunuşu "nikola flamel"), 15. yüzyılda yaşamış Fransız simyacı. Simyacıların iki büyük düşü olan ölümsüzlüğü ve felsefe taşı'nı bulduğu iddia edilir. Abraham adlı bir Yahudiden aldığı gizemli bir kitaptan bilgilerini elde ettiği söylenir. Harry Potter'dan ünlü manga/anime serisi fullmetal alchemist'e kadar pek çok eserde göndermeler yapılan Flamel'den Brown'un eserlerinde de "Sion Tarikatı'nın 8. Büyük Üstadı" olarak geçer.[6]
Thomas Norton

Thomas Norton (d.1433 -ö.1513) İngiliz şair ve simyacıdır. 300 mısradan oluşan Simya'nın Ordinali (Ordinall of Alchemy) (1477) isimli simya esinli şiir kitabı ile tanınır. Jonathan Hughes'un Arthuryen Mitler ve Simya isimli kitabına göre Norton, Colne-Wiltshire'da dünyaya gelmiş, 1450'lerde bir simyacı olmuştu ve IV.Edward İngiltere'sinde yaşayan bir saray mensubu idi.

"Ordinall", Michael Maier'in kitabı latinceye (Tripus Aureus olarak) çevirmesi ile büyük bir şöhret sahibi olmuştur.[7][8]
Roger Bacon

Roger Bacon (1214-1294), İngiltere'nin Somerset kentinde doğmuş ve Oxford üniversitesinde okumuş bir Fransisken rahibidir. Paris Üniversitesinde kaldığı onbeş yılda, Aristoteles, el Razi, ibn-i Sina ve ibn-i Rüşd'ün Latinceye çevrilen yapıtlarını incelemiş ve yorumlamıştır. Doctor Mirabilis (Mucizevi doktor) lakabıyla ün yapan Bacon, tarikat baskısı nedeniyle önceleri uzun süre çalışmalarını yayınlayamamıştır. Sonunda Papa IV.Clement'in desteği ile yazdığı “Opus Major” adlı kitabında çağının hemen hemen tüm bilgilerini özetlemiştir. Koruyucusu olan Papanın ölümüyle başı yeniden derde giren bilgin, ibn-i Rüsd’ün düşüncelerini de desteklediği öne sürülerek Dominikenlerin baskısıyla atıldığı hapiste 17 yıl kalmış ve orada ölmüştür.[9]
Theophrastus Bombastus von Hohenheim

Theophrastus Bombastus von Hohenheim (1493-1541); yaklaşık 1500 yıl egemenliğini sürdüren simyacılık akımına karşı çıkarak ilaç kimyası (iatrokimya) çığırını açan bir bilgindir. Yirmi yaşında Tirol madenlerinde çalışmaya başlamış ve burada ünlü simyacı Sigismund Fugger ile tanışarak simya bilgilerini geliştirmiştir. Viyana üniversitesinde tıp eğitimini tamamladıktan sonra gittiği Ferrara üniversitesinde, eski ustalarını eleştirildiği bir ortamla karşılaşması, tıp ve simyaya ilişkin görüşlerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Burada adını değiştirerek, Roma'lı ünlü tıp otoritesi Celsus'tan daha üstün anlamına gelen “Paracelsus” takma adini almış ve bu adla ünlenmiştir. Çağını geleneklerine uyarak pek çok ülkeyi ve İstanbul'u gezen bilgin, sonraları yerleştiği Basel ve Strasbourg'da kent hekimliğine atanmıştır. “Bir yandan simyacıların görevlerinin adi metalleri Altına dönüştürmek olmayıp, tıbba hizmet için ilaçlar hazırlamak olduğunu öne sürmüş; bir yandan da çağındaki hekimleri eski ustaların yazdıklarını gözü kapalı uygulayan bilgisizler olarak nitelendirmiştir.”

Alıntıdır..
bura
bura

Simya Nedir,Simya nerede ortaya çıkmıştır,Simya Bilim midir ?



Simya modern kimya bilmini ortaya çıkmadan önce maddeliri birbirine karıştırmak suretiyle onlara yeni şekiller vermek değiştirmeye çalışma olarak tanımlanabilir..Bunlara genel olarak simya denmiştir..Simya ilk olarak Mezepotamyada ortaya çıkmış daha sonra eski mısır iran hindistan ve çin çevrelerinde dolaşmıştır...simya bilimi ile 2500 yıldır uğraşıldığı varsayılmaktadır..Sonuç olarak özetlersek...

1- Simya bir bilim dalı değildir..
2-Bilim sayılabilmesi için bilgi birikiminin olaşması gerekirdi simyada bilgi birikimi oluşmamıştır..
3-Çalışmalar yazılı olarak kayıtlara geçmemiştir bu yüzden bir teori oluşmamıştır..
4-Simya Sistematik değildir..
5-Deneme yanılma yoluyla veriler elde edilmiştir...
bura